Mengen Yazarlarımız

Utanmazlık Bulaşıcı Değildir

Köroğlu’ndan mı? Bolu Bey’inden mi? utanacağız. Yoksa! Unuttuk mu? utanmayı!!! Yoksam veya varsam!? Şapkamızı önümüze, aklımızı başımıza mı koymalıyız… Covid denen mikrop, her ne zıkkımsa iki senemizi aldı. İçimizde ne’yi..

Utanmazlık Bulaşıcı Değildir

Köroğlu’ndan mı?
Bolu Bey’inden mi? utanacağız.
Yoksa!
Unuttuk mu? utanmayı!!!
Yoksam veya varsam!?
Şapkamızı önümüze, aklımızı başımıza mı koymalıyız…
Covid denen mikrop, her ne zıkkımsa iki senemizi aldı.
İçimizde ne’yi kaldı, içimizden ne aldı bir fikri olan var mı?
Benim yok!
Psikolojimizi bozduğu kesin..
Yavrusu omicron, ne yapacak daha o bile belli değil.
Onca bilinmezin, onca cevapsızın, arsızın, rantsızın, rahatsızın yanına bir başka tartışma daha eklendi.
Aşılılar ve aşısızlar.
…….
Mecazen söylüyor, aklımdakini hemen şuracıkta paylaşmak istiyorum.
Şu meşhur mitoz bölünme bile böylesi bölünmeyi bilemedi.
Yaratan; kemik, kalp ve böbreklerde olduğu gibi, sinir hücrelerimizde de bu mitoz bölünmeyi münasip görseydi…
İnsanlık problem mroblem eminim yaşamazdı.
Ama imtihan kuvvetli…
Aklımıza mukayyet olacak, en güvenilir liman olan kalbimize de güveneceğiz.
Sorun sinir uçlarımızda ve mesele beyinde bitiyor..
Yemin ederim!!
Beyin bedenimize hükmedebilse keşke..
İnsanın içindeki maceraperest dürtüsü, anarşizm duygusu neler yaptırıyor, söyletiyor bir bilseniz.
Ama gözdeki retinaya yapacak bi şey yok..
O bölünmeye de, yenilenmeye de karşı..
…….
Beynine gücü yetmeyenin, diline gücünün yetmeyeceğini bilenlerdenim.
Hücrelerin mitoz, mayoz bölünmesi, bölünmemesi umurumda değil
Yazımın konusu da bu değil zaten..
Şu var ama..
Hücreleri yenilenmemiş, ruhsal yenilgiye uğramışlar için fazla yapacak bi şey yok..
Onları kendi haline bırakmak en iyisi…
Mitozla yenilenememiş beyin/sinir hücrelerinin aykırı cümleler kurmasına, inançlarımızı üzmesine, insani yanımızı eksiltmesine, duayı beddualara çevirmesine, kalplerimizi zedelemesine, lekelemesine karşı çıkmak da her şeyden önce insani görevimiz.
……..
Ne diyordum yazımın başında…
Köroğlu’ndan mı?..Bolu Bey’inden mi?
Utanacağız.
Yoksa!
Unuttuk mu? utanmayı!!!
“Utanmadan, sıkılmadan” diye başlayan bir grizgahın, bir cümlenin hukuki dayanağını; yani suç olup olmadığını bilmiyorum…
Ama şunu biliyorum…
Utanmazlık bulaşıcı değildir.
Bu bir ahlak meselesidir; o tarafına aklım eriyor.
Sürgit utanmazlık, hastalıktır gibi bir kanaat de taşıyorum.
……..
Köroğlu’ndan neden utanacağız; ya da utanması gerekenler neden ondan utanmaları gerekiyor.
Şöyle!!
“Benden selam olsun Bolu Beyine” diye heybetlenen,
“Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır” diye ünlenen…
Köroğlu’nun asiliğinde bile bir asalet var da ondan…
Hakaretsiz, küfürsüz, ilençsiz, bedduasız, yalansız, riyasız bir başkaldırının simgesidir Köroğlu..
O, atı, sazı, kılıcı ile gerçek bir efsanedir.
Yaşamı boyunca; ne nedamet duymuş, ne de bela okumuştur.
İftirası, ihtirası olmayan, sabırla pişmiş bir insandır.
İyi bir Atanın evladı, iyi bir atın, iyi bir sazın sahibidir.
Köroğlu Allah’tan korkar.
Şu kıymetli cümleyi kurmuş, yedi düvele nam olmuştur.
“Tüfek icat oldu mertlik bozuldu”
“Gidip şu dağlara yaslanmalıdır.”
En dar ve en zor zamanlarında dağlara yaslanmış, sazı eline almış ve Bolu ovasına doğru şöyle ünlenmiştir.
“Hakkın kılıncıyım Hakkı ararım”
………
Benim yazmaya manim yok.
Yazacak mani’m de yok.
Köroğlu gibi manilerime eşlik edecek saz’ım da, namertlere sallayacak kılıcım da!
Bileği sağlam, kalbi temiz, sazı dertli, atı tavlı, Ata’sı şanlı, özü sözü bir Yiğit Köroğlu…
Affet…!!!
Şehrin en kıymetli yerinde karalara bürünmüş, geyik heykelleri ile verilen selfie’lere arka plan olmana üzülmüş gibisin.
Şehirde, bir geyik muhabbetidir gidiyor.
Atatürk Stadyumunda tık yok, salon tarihi günlerini yaşıyor.
Gölcük en gizemli kışı geçirdi, Gölköy doluluk oranını aştı. Fesatlığı siyaset bilenlerin bardağı taştı..
Bazı aklı evveller meşhur Bolu Topak Helvasını, hıncına, ilencine, kin ve nefretine alet etmiş.
Utanmadan, covidi ölüme mesnet, helvayı şifa arayana zehir gibi sunanlar olmuş..
Köroğlu heykelini gördüklerinde yüzleri kızarmaz mı.?
Hak’tan, hukuktan bahsetmiyorum daha..
Köroğlu’nun şu dörtlüğünü şuraya bırakıp kaçıyorum.
Bizim illerin beyleri..Yakar kandili kandili
İçip arslana dönerler..Kadeh döndürü döndürü..
………
Sayın Valim; istirhamımdır.
Köroğlu Festivali, heykeli bunlar Bolu şehrine görsel olarak kafi gelebilir.
Ama Köroğlu Efsanesini bilhassa Yerli Malı Yurdun Malı haftaları gibi kutlamamız, anmamız, konuşmamız, yazmamız, çizmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Nasıl araçların yaya geçidinde durmasını,
Nasıl göbekte geçme alışkanlığının Bolu’da kurala dönmesini sağladığınız gibi…
Köroğlu Yiğidini de, inancıyla, sazıyla, sözüyle, mertliğiyle Bolu şehrimize gelecek nesillerimize anlatmanın işaretini verme vaktiniz geldiğini arz ile ifade etmek isterim.
Yoksa bi gün Nasrettin Hoca’ya masal kitaplarında esrar içirdikleri mevzusunu gevrek gevrek anlatan ata bilmez, tarih bilmez, kültür bilmez insanlarla, komedyenlerle muhatap olur, yine üzülürüz

Mustafa Nuri Gürsoy 2022 Şubat

YORUMLAR (1)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL