Yazarlarımız

Turan, Hüseyin Harputoğlu Hocaefendi’yi Yazdı

“Kalbi, sarığından ve sakalından daha beyaz muhterem bir Kurra Hafızdır Hüseyin Harputoğlu Hocaefendi.. Güler yüzü ve tatlı diliyle gönülleri fetheden ve insanların gönül sarayının köşkünde taht kuran abide bir şahsiyettir…

Turan, Hüseyin Harputoğlu Hocaefendi’yi Yazdı

“Kalbi, sarığından ve sakalından daha beyaz muhterem bir Kurra Hafızdır Hüseyin Harputoğlu Hocaefendi.. Güler yüzü ve tatlı diliyle gönülleri fetheden ve insanların gönül sarayının köşkünde taht kuran abide bir şahsiyettir.

Hafızlığını Trabzonda babasının rahle-i tedrisinde yapmış ve daha sonra Aşıkkutlu Hoca’dan tashih-i huruf ve aşere takrip dersleri almıştır. 1968’de Kıraat İhtisas kursuna katılarak takrip ve tayyibe okumuş ve ardından Rize’de Kur’an Kursu öğreticiliğine başlamıştır. Sakaryadaki görevinden emekli olduğunda, Akyazı Gazi Süleyman Paşa Camii minberinden cemaatine şu sözlerle veda etmişti: “İmam Hatipler için emeklilik yoktur. Müslüman’ın emeklisi olmaz.” Bu şekilde din görevlilerine en güzel mesajı veren, hizmette sınır tanımayan ve mesai mefhumu bilmeyen fedakâr ve mümtaz bir Kur’an muallimidir O.

“Kur’an-ı Kerim kâinata ve insanlara hitap ediyor. Onu dinleyelim. Onun hükmüyle amel ederek yaşayalım”diyen Harputoğlu Hocaefendi şöyle devam ediyor:“Hak olan Kur’andır.1500 yıldır kâinata hitap ediyor. Onun sahibi Cenab-ı Allah, “Onu biz indirdik, biz muhafaza edeceğiz” buyuruyor.Milyonlarca Kur’an hafızının kafasında muhafaza ediyor.

Kur’an’ın mesajına bakmayanların bir kısmının evinde Kur’an-ı Kerim vardır. Fakat açıp da bakmazlar. Bunun faydası olmaz. Doktordan aldığımız reçeteyi kullanmazsak bozulan sağlığımıza faydası olur mu?”

Hüseyin Hocaefendi, ideal bir Hafız-ı Kurra olarak yıllarca Kur’an hizmeti vermiş ve binden fazla hafız yetiştirmiştir. İmamlık vazifesiyle yetinmemiş, bizzat evinde ve camide Kur’an eğitimine devam etmiştir. Halen yaptırdığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nca onaylanan Kur’an Kursu’nda, yurdun her tarafından gelen öğrencilere hafızlık eğitimi vermektedir.Bir ömürde bundan daha büyük bir bahtiyarlık, mana âleminde kazanılan bundan daha büyük bir zafer olabilir mi?
Eski Sakarya valisi sayın Ahmet Hamdi Nayır,bir sohbetimizde rahmetli ile ilgili şu hatırasını anlatmıştı:

“Geçenlerde Akyazı’da gerçekleşecek bir icazet törenine davetiye için gelmişlerdi. Davetiyeye baktım “Aşere, Takrip ve Tayyibe Kursu” verilmiş. Davetiyeyi getiren Hocaya kursu kimin verdiğini sordum. Kendisinin verdiğini söyledi. Kendilerinin nereden öğrendiğini sorunca da, kursu veren Hüseyin Harputoğlu Hoca, bu ilmi Mehmet Rüştü Aşıkkutlu’dan öğrendiğini söyledi.
“Bu kursu 1968’de aldıysanız akraba çıkacağız” dediğimde, “Evet, 1968 ‘de aldım” dedi.
“Ben Yusuf Nayir Hoca’nın oğluyum”deyince Hüseyin Hoca çok duygulandı, gözleri buğulandı ve “Oyy! O benim oradaki oda arkadaşımdı. Çok güzel bir insandı”diyerek ruhu için duada bulundu. Ben de bu baba dostumun davetine icabet edip, altı saate aşkın süren icazet törenini sonuna kadar takip ettim.”

Tekrar bu güzel ve özel Hocaefendi’ye Allah’tan rahmet diliyoruz. Makamı cennet olsun. Dercesi âli, suâli âsan olsun.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL