Her şeyimizle özentiyiz. Ya Amerika Ya Avrupa Ya Ortadoğu Ya da Uzak Doğu hayranlığımız ara ara ve sıklıkla nüksediyor. Çok garip! Bu bir grip mi, bir bulaş mı, salgın mı..
Her şeyimizle özentiyiz.
Ya Amerika
Ya Avrupa
Ya Ortadoğu
Ya da Uzak Doğu hayranlığımız ara ara ve sıklıkla nüksediyor.
Çok garip!
Bu bir grip mi, bir bulaş mı, salgın mı hiç emin değilim.
Ama şundan eminim!
Bu kaçınılmaz, kapanmaz, şifasız bir yaradır.
Hiç kendimiz olmak gibi bir gayretin içinde değiliz.
Ne diyorum!
Şunu diyorum?
Baş parmağı yere çevrilmeye meyilli, kurban vermeye, almaya kararlı bir milletiz.
XXX
Bazen ve ekseriyetle…
Eser’ler!
Bak Amerika’ya özgürlükler ülkesi. Heykeli bilem var.
Uçar’lar!
Bak Avrupa’ya sanayi ülkesi ve modern. Uçalım, kaçalım.
Bakar’lar!
Bak Japonya’ya, puta taparlar ama ne gelişmiş bi ülke.?
Takar’lar
Bak Çin’e nüfus almış başını gitmiş; korona bile kaçacak delik bulunca tüymüş.
Atar’lar!
Bir Messi’miz bile yok.
Yakar’lar.
En ufak bir hata, sonuç, durum ve mevzuda. Pire için yorgan, kurunun yanında yaş bile yanar.
Baş parmaklarımız aşağıya bakar, lokal ve derin bir analiz bizi Romalı yapar.
XXX
Daha baştan her bir şeyin!
Alt yapısı çoktan örülmüş, her şey önceden görülmüş, teşhisi konulmuş, tedavisi belirlenmiş, ilacı yazılmış gibidir…
Nihayetinde!!!
Demedim mi? bak cümlesi!
Az ileride milli araya varmadan sağdan ilk sokak aralığına bırakılmıştır.
Sabır dedikleri futbolda yoktur.
Şükür kapısından içeri girmez futbolun.
Üç olsa dört, beş olsa altı olsun işin raconu, bir düzine gol mesir macunudur.
XXX
Köz üflenir.
Rüzgar cepten sökülür.
Çıra didilir.
Kibrit avusu gizlendiği yerden çıkar.
Kav, her zamanki yerindedir.
Çat diye bir ses etrafa yayılır.
Gedik açılır, fay kırılır, çatlaklar ortaya çıkar.
Cümleler klavyenin parmaklık aralarından etrafa saçılmaya başlar.
Daha üçüncü hafta bitmeden…
Bileyi taşı çevrilmeye, çamlar devrilmeye, bardaklar kırılmaya durmuştur.
Artık dur durak yoktur.
İnsan emeği bu kadar mı ucuzdur.
XXX
Ben çok kolay yazan biriyim ama kolaycılığa kaçan değilim.
Eğitimci yanım, spor yazarlığı tarafıma abilik yapar.
Boluspor dedin mi; akan suları durultmadan içmem.
Kökez suyunu şifa beller; belleğimden Erkek Öğretmen Okulu ve 1970 li yılların Boluspor’unu silemem.
Boluspor,
Boluspor Başkanı Abdullah Abat,
Boluspor Teknik Direktörü Ahmet Taşyürek,
Boluspor Sportif Direktörü Barbaros Gözneli ve Bolusporlu futbolcular ile sosyal medyadan bir muhabbetim, arkadaşlığım yok.
Yakınlığım armaya, renge ve Boluspor’un kurumsal kimliğine.
Bu yakınlık, bu aidiyet duygusu benim için çok kıymetli.
Bu ülkede öven tarafın işi zor, döven tarafın işi kolay.
Övüyorsan yaftan hazır, dövüyorsan etiketin…
Başarısız sonuçlar geldikçe ve skora dayalı değerlendirmeler çekim alanına girdikçe sıkıntılar artmaya başlayacak..
Sportif Direktör, Teknik Direktör, Futbolcular derken; mevzu yakında yönetim kuruluna saracak onu görüyorum.
Başkan Abat basın toplantısında ne demişti. “Boluspor geçen seneden daha iyi yerlerde olacak.”
Bu ne demek..
Boluspor küme düşme potasından uzak, play of’a yakın olacak.
XXX
Altınordu futbolcular ve Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu müthiş bir karakter ortaya koydular.
Boluspor kurumsalına olan saygılarını çok net bir şekilde gösterdiler.
Boluspor 2-1 mağlup durumda iken üçüncü golü neden atamadılar.
Siz sanıyor musunuz.
Beceriksizlik, şansızlık, yorgunluk, bencillik.
Kesinlikle değil.
Ceza sahası üzerinde yakaladıkları 3’e 1’de golü kaçırmak için çaktırmadan fırsat verdiler.
Hüseyin Eroğlu atılmayan golü ve pozisyonu ayakta iken alkışladı.
Kanımca;
Boluspor’un kurumsalına, teknik direktörüne, futbolcusuna, armasına, renklerine, başkanına duydukları saygıdan dolayı atmadılar.
XXX
Altınordu bir okul olmuş. Öğrenirken eğitiliyorlar.
Altınordu alt yapısı gibi, futbolcu ve hocaları ile de ne kadar övünseler azdır.
Bizse hala dövülecek adam aramakla meşgulüz.
İşin kolayı hep ezberimizde…
O kültür, o kurum hiç eksik olmayacak galiba..
Roma geleneği, baş parmak hep toprağı işaret edecek gibi görünüyor.
Sırf bu yüzden yeni nesil Teknik Direktörlere karşı müthiş saygı duyuyorum.
Bir teknik direktör hata yapabilir, hissi davranabilir, taktik konuda karşılık bulamamış, futbolcusundan verim alamamış olabilir.
Futbol oyunu, müthiş sancılı, paydaşı bol ve çeşitleri farklı bir süreç
Teknik Direktörler kadar, yönetim kurullarının da işi zor.
Sezon başında seçtikleri ve göreve getirdikleri Teknik Direktör Ahmet Taşyürek’e sahip çıkmayacaklar, bağrıma taş bastımı oynayacaklarsa…
Yönetimi de hükmen mağlup sayabiliriz.
Sezonun başından bu yana yapılan onca güzel iş; tabelaya kurban edilmiş olur ki!!
Yapılan işlerin de hiçbir değeri kalmaz.
XXX
Ben bu sezon sportif başarı ile hiç ilgilenmiyorum.
Maç analizi yapmak da içimden gelmiyor.
Canlı yayına maskeli, spor yazarlığına sosyal mesafeliyim.
Skorlar benim için şimdilik hiç mühim değil.
Boluspor Başkanı olsaydım
Bu takım iyi işler yapacak; bunu hissediyorum.
Eskiden ismi büyük hocalardan özür diliyorduk.
Şimdi yeni ve genç hocalar harbiden “camiadan özür diliyorum” diyebiliyor.
Bu az bir şey mi?
En azından insan olarak galip gelmeye başladık.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)